Avrupa büyük bir krizin içine düşmüştü. 1929-1933
ekonomik buhranı sırasında başta ABD ve Avrupa olmak üzere birçok ülkede
fabrikalar ve bankalar kapandı, milyonlarca insan işsiz kaldı. Böyle bir
dönemde yapılan seçimlerde Hitler iktidara geldi.N.S.D.A.P.(Nasyonel Sosyalist
Alman İşçi Partisi) bu partinin hedefi işsizliği azaltmak ve halkın istihdamını
arttırmaktı. Halkın bu ihtiyacı sayesinde Almanya’da silah sanayisi ve
otoyollar büyük ölçüde gelişme kaydetmiştir. Adolf Hitler dünya çapında giderek değer kazanan
artan mobilite hareketi iktidarını sağlamlaştırmak ve istihdamı arttırmak adına
iyi bir propaganda aracı olarak kullandı. Bu sayede Alman şehirleri arasındaki
ulaşım ileri düzeyde artmış oldu. O dönemde otomobil alabilecek Almanların
sayısı çok azdı. Böylece Naziler “Halkın Mobilleştirilmesi” uygulamasını
başlattı. Sadece zenginler değil, geniş halk çevreside seyahat edebilmeliydi.
Bu amaçla “Halk Arabası” anlamına gelen “Volkswagen” fikri de böyle doğdu.
Savaş yıllarında birçok tutuklu ve Yahudi otoban yapımında çalıştırıldı.Eski
çalışanların çoğu cephedeydi.1941 yılına gelindiğinde Almanya yaklaşık 3800
kilometre uzunluğunda otoyola sahipti.[1]
Ancak Alman politikasının asıl hedefi “Lebensraum”
Hayat Sahası’dır. Bu Almanya’nın nüfuz artışıyla birlikte hayat standartlarını
yükseltebileceği yeni yerler demekti. Dünya ticaret ve sanayisinden daha fazla
pay alma olanakları sınırlıydı; diğer ülkelerin gümrük duvarları ve kendisinin
sıkı para politikası buna neden oluyordu. Bunların doğal sonucu olarak savaş
sırasında malzemelerin ikmali yabancı ülkelerden olacağı için bağımlılık söz
konusuydu. Yiyecekte ise bu açlık demekti.[2]
Hayat
standardını düşürmek ve sürekli olarak yiyeceği vesikaya bağlamak suretiyle
beslenme güçlüklerinin önüne geçmek hemen hemen aynı yaşam düzeyindeki bir
kıtada imkansızdır.İşsizlik sorununun çözümüyle birlikte tam bir tüketim
gücünün de etkisini göstermeye başlamasından bu yana her ne kadar tarım
üretimimizde küçük çapta düzelmeler olduysa da, beslenme işinin temelinde
esaslı bir değişiklik sağlamadı. Bu suretle otarşinin[3]
hem beslenme alanında hem de totalcilikte sağlıksız ve geçersiz olduğu meydana
çıkıyor.[4]
Reich’ın ekonomide seçtiği yol, varlıklı kesimin
çıkarlarını gözeten ve üretimi Führer’in askeri emelleri yönünde şekillendiren
bir siyasetti.1936’da ilk plan dönemi sonunda işsiz sayısı (1933’te 6 milyon) 1
milyona inmişti. Dünya ekonomik bunalımının durulması, askerlik süresinin
uzatılması, devlet şantiyelerinin kurulması, silahlanma programı ve benzeri
atılımlar, bu olumlu gelişmenin nedenleriydi. Ayrıca stratejik olmayan
ürünlerin ithali azaltılarak ithalat ile ihracat dengelendi. 1936’da başlatılan
ikinci plan açıkça savaş hazırlığına işaretti. Ulusal gelirin üçte biri orduya
ayrılmıştı. Demokratik ülkelerle ticaret çok geriledi ve bu gerileme Tuna
Avrupa’sı ile yapılan takasla (klering) dengelendi. Aynı zamanda muhtemel bir
ablukaya karşı ülkenin kendi kendine yeterli hale gelmesine yönelik çalışmalara
hız verildi. Verimli olmayan maden ocaklarına para desteği sağlandı. Sentetik
ürünlerde büyük yatırımlar gerçekleştirildi. Başlangıçta çok parlak sonuçlar
alınmamıştı: 1939’da Reich, demir ihtiyacının ancak %33’ünü, tekstil
ihtiyacının %40’ını, benzin ihtiyacının ise %50’sini ( maden kömürü damıtarak)
kendi üretimiyle karşılıyordu ve ülkede hayat seviyesi çok düşmüştü.[5]
[1]Dick W. ,
Lichtenberg A. İlk Otobanın Hikayesi, http://www.dw.de/ilk-otoban%C4%B1n-hik%C3%A2yesi/a-1614339318.05.2013
[2] Hart L. , II.DünyaSavaşıTarihi,YapıKrediYayınları,İstanbul,1998,
s. 18
[3] Türk Dil Kurumu;
http://tdkterim.gov.tr/bts/;
Bir ülkenin çok yüksek gümrük tarifeleri, kotalar ve kambiyo denetimi gibi
araçlarla kendini dünya ekonomisinden soyutlamak için uyguladığı iktisaden
kendi kendine yeterlilik politikası.
[4]Jacobsen H.A. ,1939-1945KronolojiveBelgelerle
İkinci Dünya Savaşı, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1989 s. 142.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder