Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra imzalanan Versay
Antlaşması maddeleri gereği Almanya’ya ait olan Danzig limanı Polonya’ya
bırakılmıştı. Doğu Almanya ile anavatan arasında hiçbir karayolu bağlantısı
kalmamıştı. Polonya’nın elindeki Danzig limanı stratejik açıdan çok büyük öneme
sahipti. Almanların yayılmacı politikası
daha öncede Çekoslovakya’dan toprak talep etmiş ve büyük devletlerinde bu
talebe karşı gelmemesi sonucu Çekoslovakya oluşan tehditlere karşı Nazi
rejiminin bu talebini kabul etmek zorunda kalmıştır. Almanya’nın bu tavrındaki
ideolojik fikri Almanca konuşan her milletin tek bir çatı altında
toplanmasıydı. Bu ideolojik fikir Polonya içerisindeki daha önce kaybedilmiş
olan Alman topraklarına da talep etmekteydi.
Almanlara göre Polonyalılar Fransızlardan daha kötü
düşmanlardı. Almanlara göre, Versay Barış Antlaşmasını hazırlayanların işledikleri
en büyük cinayet Doğu Prusya’nın Polonya Koridoruyla Almanya’dan ayrılması,
Danzig’in Almanya’dan alınması ve halkının çoğunluğunu Polonyalılar teşkil
ettiği halde Polonya’nın bölünmesinden beri Alman toprakları sayılan Posen
bölgesiyle Silezya’nın bir kısmının Polonyalılara verilmesi olmuştu.[1]
İngiltere ve
Fransa Polonya’nın yanında yer aldıklarını bildirdiler ve karşılıklı antlaşma
imzaladılar. Bu antlaşmanın içeriği hangi ülke savaşa girerse kendi
topraklarına saldırı yapılmış sayıp müttefikinin yanında savaşa girecekti. Bu antlaşmaya rağmen
Almanya da savaşiçin hazırlıklar sürdürülmekte ve Danzig limanını Polonya’dan
talep etmekteydi. Almanya’nın bu girişimlerine karşı Rusya Almanya’ya karşı
büyük tehdit oluşturuyordu. Hitler Polonya saldırısı öncesinde diplomasi
yapmaya karar verdi. Almanya aşırı faşist ve ırkçı bir ideolojiye Sovyet Rusya
ise komünist bir ideolojiye sahipti. İki devletin siyasi görüşleri birbirlerine
çok aykırıydı.
23 Mayıs 1939’da Hitler’in kurmaylarıyla yaptığı
görüşme esnasında Danzig limanının bir bahane olduğunu belirtmiştir.
Polonya’lı gerçek düşmandır. Polonya daima
düşmanlarımız tarafında yer alacaktır. Dostluk anlaşmasına rağmen Polonya’da
sürekli olarak bize karşı her fırsattan yararlanma niyeti var oldu. Danzig, söz
konusu olmaya değer hedef değildir. Bizim için doğuda yaşam alanının
genişletilmesi, beslenmenin emniyet altına alınması ve Baltık probleminin
çözümü söz konusudur. Gıda maddeleri ve tedariki ancak az iskan edilmiş olan bu
memleketlerden mümkündür. Verimliliğin yanında esaslı Alman idaresi,
fazlalıkları da büyük ölçüde artıracaktır. Avrupa’da başka bir imkan ve ihtimal
görülemez.[1]
Sovyet-Nazi yumuşaması Nisan’da başladı, ancak iki
taraf da aşırı temkinli hareket ediyorlardı. Aralarındaki güvensizlik doruk
noktasındaydı. Ayrıca birbirlerinden, diğerine haber vermeden Batı’yla anlaşma
yapacağından dolayı çekiniyor ve korkuyorlardı. Batı’yla Rusların
görüşmelerinin çok yavaş ilerlemesi Almanları cesaretlendirmişti. Bununla
beraber Molotov, Ağustos’un ortasına kadar tarafsız kaldı. Ve nihayet beklenen
değişiklik oldu. İngilizlerin kararsız tutumuna karşılık Almanların Stalin’in
Baltık Devletleri’yle olan ilişkilerinde daha rahat olabilme koşullarını kabul
etmede gösterdiği isteklilik yakınlaşmayı başlatmış olmuş olabilirdi. Ayrıca
Hitler, Polonya harekatını kış şartları nedeniyle Eylül ayından öteye
erteleyemezdi. Bu nedenle Sovyet-Alman antlaşmasının Ağustos sonlarına doğru
gerçekleşmesi, Hitler’in Batı’yla antlaşmasına, diğer bir deyimle Ruslar için
tehlike olacak bir başka “Münih Antlaşması”na olanak bırakmayacaktı.
23 Ağustos’ta Ribbentrop ( Alman Dış İşleri Bakanı
), Moskova’ya uçtu ve pakt imzalandı. Bu anlaşmanın gizli hükümlerine göre
Polonya, Almanya ve Rusya arasında paylaşılıyordu.[2] Bu
pakt sadece Almanların çıkarına değil Sovyet Rusya’sı açısından da Baltık
bölgesinin işgali kapılarını açıyordu.
Alman ve Sovyet paktı sonrası Almanya için tehdit
eden bir unsur kalmamıştı. Polonya üzerine olan istekleri sert bir şekilde
reddediliyordu. Nazi Almanya’sı bu taleplerinin reddedilmesine karşılık
Almanya’yı ikiye bölen ve Baltık Denizi’nde bulunan Danzig Limanına ilk bombayı
1 Eylül 1939’da atarak insanlık tarihinin en büyük savaşını başlatmıştır. Bu
savaşa neden olarak da Danzig Limanı gösterilmiştir. Buradan yola çıkarak
lojistik üslerin ne kadar kritik ve stratejik konumda olduklarını ülkeler
ekonomisi açısından ne kadar değerli durumda bulunduklarını belirtmek gerekir.
Dünya tarihinin en büyük savaşının nedeni bir lojistik üs olan Danzig
limanıydı.
1 Eylül 1939 Cuma günü Alman orduları Polonya’ya
girdi. 3 Eylül Pazar günü İngiltere, daha önce Polonya’ya verdiği garanti
yükümlülüğünü yerine getirmek amacıyla Almanya’ya savaş ilan etti. 6 saatlik
bir tereddütten sonra Fransa da savaş ilan etti.[3]
Adolf Hitler’in savaş sevk ve idaresine ilişkin 1
No.lu direktifi düşmanlarına karşı generallerine gönderdiği emirler şu
şekildeydi:
1. Doğu
sınırımızda bağ gösteren ve Almanya için tahammül edilemeyecek boyutlara ulaşan
bir durumu ortadan kaldırmak için mevcut bütün barışçıl yol ve olanaklar
denenip tüketildikten ve olumlu bir sonuç alınamadıktan sonra, artık bu sorunu
cebri yolla çözmeye karar verdim.
2. Polonya’ya
taarruz, Kara Kuvvetleri bölümünde bu arada hemen hemen tamamlanmış olacak
yığınak nedeniyle meydana gelecek gerekli değişiklikler dışında, esas
itibariyle “Beyaz Durum” için yapılmış olan hazırlıklara göre icra edilecektir.
Görev bölümü ve harekat hedefinde bir
değişiklik yoktur.
Taarruz günü : 1 Eylül 1939
Taarruz zamanı : Saat : 04.45
Bu taarruz gün ve zamanı, Gdingen-Danzig
Körfezi ve Dirshau Köprüsü hareketleri için de geçerlidir.
3. Batıda,
muhasamatın[4]
başlatılması sorumluluğunun İngiltere ve Fransa’ya yüklenmesi önemlidir. Her
şeyden önce, küçük çaplı sınır ihlallerine tamamen yerel olarak karşı
konulacaktır. Tarafımızdan Hollanda, Belçika, Lüksemburg ve İsviçre’ye
vadedilmiş olan tarafsızlığa titizlikle uyulacaktır.
Alman batı sınırı karada hiçbir yerde
benim açık iznim olmadan geçilmeyecektir. Aynı şey denizde de, bütün savaşçıl
ya da bu anlama gelecek hareketler için geçerlidir.
Hava kuvvetleri’ninsavunmasal önlemleri
öncelikle Almanya sınırlarındaki düşman hava taarruzlarının mutlak surette def
ve tard edilmesine inhisar[5]
ettirilecek; bu arada mümkün oldukça tarafsız devletlerin sınırlarına, tek uçak
ve küçük birliklerin girişecekleri hava savunması sırasında, dikkat
edilecektir. Ancak, Alman arazisine karşı tarafsız devletler üzerinden kuvvetli
İngiliz ve Fransız taarruz birliklerinin kullanılmasından ötürü batıdaki hava
savunması artık emniyet altında olmadığı zaman, hava savunma hareketi bu
tarafsız devlet semalarında da serbest bırakılacaktır.
Özellikle, batılı düşmanlarca üçüncü
devletlerin tarafsızlıklarının herhangi bir şekilde ihlal edilmesi olayı
hakkında Başkomutanlığa en çabuk olarak bilgi verilmesi önemlidir.
4. İngiltere
ve Fransa Almanya’ya karşı müsamahatı başlattıkları takdirde, o zaman batıda
harekat yapmakta olan üç kuvvete bağlı birliklerin görevi, kuvvetleri mümkün
olduğunca korumak suretiyle, Polonya’ya karşı girişilmiş bulunulan harekatın
başarıyla sonuçlanması için gerekli koşulları sağlamak olacaktır. Bu görev
çerçevesinde, kuvvet durumlarına göre düşman askeri birliklerine ve onların
askeri-ekonomik güç kaynaklarına zarar verdirilecektir. Taarruz hareketlerinin
başlaması emrini kesin olarak saklı bulunduruyorum. Kara Kuvvetleri Batı
Duvarını tutacak ve bunun kuzeyden-batı devlerince Belçika ya da Hollanda
topraklarının ihlali suretiyle kuşatılmasını önleyici hazırlıkları yapacaktır.
Fransız kuvvetleri Lüksemburg’ tan ilerledikleri takdirde, o zaman sınır
köprülerinin havaya uçurulmaları, haliyle serbest bırakılmış olur.
Deniz Kuvvetleri ticaret savaşını sıklet
merkezi İngiltere üzerinde olarak yürütecektir. Etkinin artırılması için
tehlikeli bölgelerin açıklanması beklenebilir. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı
tehlikeli bölgelerin hangi deniz alanlarında ve ne ölçüde amaca uygun
bulunduğunu bildirecek. Resmi bir açılamaya ilişkin metin Dışişleri
Bakanlığı’yla anlaşarak hazırlanacak ve izin vermem için bana Başkomutanlık
Karargahı kanalıyla sunulacaktır.
Baltık Denizi düşman girişine karşı
emniyet altına alınacaktır. Bu amaçla Baltık Denizi girişlerinin mayınlarla
kapatılıp kapatılmayacağı kararı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na aittir. Hava
Kuvvetleri birinci öncelikle Fransız ve İngiliz Hava Kuvvetleri’nin Alman Kara
Kuvvetleri’ne ve Alman yaşam alanına karşı kullanılmasını önleyecektir.
İngiltere’ye karşı savaş sevk ve
idaresinde İngiliz deniz ulaşımının, silah endüstrisinin ve Fransa’ya yapılacak
kıta nakliyatının taciz edilmesi için Hava Kuvvetleri’nin kullanılması işi
önceden hazırlanacaktır. Toplu İngiliz birliklerine, özellikle de savaş
gemileri ile uçak gemilerine karşı etkili taarruz yapmak için oluşacak uygun
fırsatlardan yararlanılacaktır. Londra’ya karşı taarruzlara ben karar
vereceğim. İngiliz anavatanına karşı taarruzlar, tali kuvvetlerle yetersiz
başarıdan behemehal kaçınılması gerektiği esası göz önünde tutularak hazırlanacaktır.[6]
Adolf Hitler’in bu emirlerinde açıkça görüldüğü gibi
öncelikli hedefleri düşman ordularının nakliye alanlarını imha etmeye odaklı
orduların tedarik zincirlerini bozmaya yönelik saldırılar hedeflenmiştir.
Burada ana saldırı merkezi olarak ön plana çıkan hedefler sanayi bölgeleridir.
Bu saldırı planlarının yanı sıra büyük sorun olarak ülke savunması gösterilmesi
Batı cephesinde faaliyetleri yakıntakip etmeleri Almanların öncelikli
düşmanının İngiltere ve Fransa olarak hedeflediklerinin gösteriyor. Denizlerde
oluşan bu savaşlar neredeyse deniz ticaretini bitme noktasına getirebiliyor.
Polonya tarafında ise büyük çaplı bir Alman saldırısı bekleniyordu. Ordularının
çoğunluğu Danzig Koridoru denilen Prusya bölgesindeydi. Polonya’nın durumu
silah sanayisi açısından da pek iç açıcı değildi ve silah fabrikaları
ürettikleri silahların çoğunu satıyordu. Polonya her şeyin Birinci Dünya
Savaşı’nda olduğu gibi gelişeceğini tahmin ediyordu. Herkesin aklında sınır ve
siper çatışmalarında oluşan bir savaş stili düşüncesi vardı ve yanılıyorlardı.
Almanlar Blitzkrieg adında bir savaş planı geliştirmişlerdi.
Almanya
Piyade
Tümeni :
41
Motorize
Tümeni :
9
Hafif
Tümeni :
4
Zırhlı
Tümeni :
7
Tank
:
3.200 (Mevcut)
|
Polonya
38
11 Savunma
Tugayı
2 Motorize
Tugayı + Sınır Koruma + 45 bağımsız tabur
-
600 (Yaklaşık)
|
Tablo 2. Kara Kuvvetleri
Kaynak:Jacobsen
H.A. 1939-1945 Kronoloji ve Belgelerle İkinci Dünya Savaşı, Genelkurmay
Basımevi, Ankara, 1989 s. 10
Tablo 3. Hava Kuvvetleri
Bomba Uçağı : 1.176
Av Uçağı : 771
Nakliye Uçağı
:
356
Diğerleri : 981
|
146 Bunların %50’si modern
315
325
56
|
Kaynak:Jacobsen
H.A. 1939-1945 Kronoloji ve Belgelerle İkinci Dünya Savaşı, Genelkurmay
Basımevi, Ankara, 1989 s. 10
Tablo 4. Deniz Kuvvetleri
Savaş Gemisi
(Polonya’ya Karşı )
: 2
Kruvazör :-
Muhrip : -
Denizaltı : 7
Mayın Toplama
:
-
Torpitobot : -
|
-
-
4
5
8
2
|
Kaynak:Jacobsen
H.A. 1939-1945 Kronoloji ve Belgelerle İkinci Dünya Savaşı, Genelkurmay
Basımevi, Ankara, 1989 s. 10
Tablolardada görüldüğü
gibi Almanların Polonyalılara karşı ezici bir üstünlüğü bulunuyor. Polonya
toprakları da savaşa çok elverişli bir araziye sahipti. Teknoloji açısından
modern tanklara sahip olan Almanya Polonya harekatı sırasında uçak ve tank
birlikleri ön planda tutacak bir şekilde planlamalar yaptılar.
Polonyalılar, Almanlara olan uzun sınırlarının
herhangi bir yerinden gelebilecek olan düşman saldırısında vatanlarını korumak
için yedi ana gruba ayrıldılar. Polonyalıların tanklara karşı tank savunmaları
bir avuç tanksavardan ibaretti. Fakat bunlar da, kütle halinde ve süratle
ilerleyen Alman kuvvetlerine karşı koymak için gerekli manevra yeteneğine sahip
değildi.[7]
Bu tertiplenme taarruz ruhunu temsil etmekteydi.
Ancak, Polonya Ordusu’nun gücü, Almanların Polonya’nın demiryollarını ve yollarını
tahrip etmeye yönelik hava harekatı olmamasına karşın, karşı taarruz yapmak
için yeterli değildi.
Polonyalıların böylesine ilerde tertiplenmeleri
genel olarak oyalama muharebeleri yapma şansını kaybetmelerine neden olmuştur.
Çünkü oyalama muharebesi, motorize olmayan ordu birliklerinin geriye tahliyesi,
eksik personelin tamamlanamaması ve birliklerin düşmanın mekanize birliklerinin
hızına ayak uyduramaması nedeniyle gerçekleştirilemiyordu. Daha geniş
arazilerde, Polonya’nın mekanize olmayan birliklerinin oluşturduğu tehlike,
ihtiyatlarının zamanında orduya katılmamalarının teşkil ettiği tehlikeden daha
vahimdi. Hareket kabiliyetinin yetersizliği, seferberliğin tamamlanamamasından
çok daha hayati sonuçlar doğuruyordu.
İşte bu zırhlı ve motorize birliklerin düşmanın
derinliklerinde çok hızlı bir şekilde manevra, ateş ve hareket kabiliyeti Alman
Hava Kuvvetleri’nin desteğiyle birleşince çok kısa zamanda Polonya’nın Hava
Kuvvetleri ve demiryolları enkaz yığını haline geldi.
Diğer bir önemli konu ise Almanların yaptığı telsiz
karıştırmasıydı. Bu da karmaşa yaratarak Polonyalıların morallerinin çok çabuk
bozulmasına yol açmıştı.[8]
Polonya ordusu içerisinde iyi bir planlama
yapılamaması ve aynı etkide Almanların Polonya Ordusu’nun ulaşım hatlarını yok
etmesi bu savaştaki anahtar hamlelerdir. Fakat en önemli olan düşman telsiz
frekanslarının karıştırılması ve iletişim hattının yok edilmesi bu savaşta
kimin galip geleceğini belirleyen ana unsurdur. Bu lojistik bilim alanı
içerisinde bulunan etmenlerden yoksun olan Polonya Ordusu’nun Almanlar
karşısında kör ve sağır bir insandan farkları kalmamıştır.
Alman zırhlı birlikleri Polonya içerisinde coğrafyasında
elverişliliği sayesinde çok süratli bir şekilde ilerleyebiliyordu. Genelde
kuşatma yöntemiyle düşman ordularını savaş dışı bırakıyorlardı. Seçilen
hedefine ilk önce ağır bir hava saldırısı düzenleniyor ve ardından hava
saldırısının şoku atlatılmadan modern Alman panzer birlikleri düşmana ezici
üstünlüğünü gösteriyordu. Polonya birlikleri tam anlamıyla kaos halindeydi ve
yapabilecekleri hiçbir şey yoktu.
Aslında Alman ilerleyişi çok daha hızlı olabilirdi,
ancak mekanize birliklerle bunları destekleyen piyade birlikleri arasındaki
mesafenin çok fazla olması istenmemişti. Henüz klasik savaş anlayışı
değişmemişti. Ancak yeni tecrübeler gösterdi ki, piyade birlikleriyle mekanize
ve zırhlı birlikler arasındaki mesafenin fazla olmasıyla meydana gelebilecek
tehlike, düşmanın şaşkınlığıyla ortadan kaldırılabilmektedir. Lodz’la Pilica
arasındaki yarmayı genişleten Reichenau’nunzırhlı kolordularından bir tanesi 8
Eylül’de Varşova’nın eteklerine kadar indi. İlk haftada toplam 200 kilometre
mesafe katetmişti.[9]
17 Eylül’de Sovyet Rusya, Polonya’nın doğu
sınırından girdi. Polonya’nın arkasından aldığı bu darbe kaderini bellietmişti.
Çünkü ikinci cephede savaşacak askeri yoktu. Ertesi gün Polonya Hükümeti ve
Yüksek Komuta Heyeti Romanya’ya geçti. Kurmay Başkalığı herkesin kanının son
damlasına kadar savaşması için emir yayınladı. Belki bu emir çoğuna ulaşmadı
bile, ama birçoğu son ana kadar kahramanca savaştılar. Varşova çok şiddetli
kara ve hava taarruzlarına rağmen 28 Eylül’e kadar direndi. Son birlikler 5
Ekim’e kadar teslim olmadı. Almanlar ve Ruslar Bialystok, Brest-Litovsk, Lviv
ve Karpatlar hattında buluştular.[10]
Batılı gözlemcilerin “Bir yıl dayanır” dedikleri ve
zamanının koşullarına göre kuvvetli ve gerçekten cesur bir ordu ve
İngiltere’nin üç misli büyüklükte koca bir Avrupa devleti haritadan silinmişti.[11]
Bu savaş dünyayı şaşkınlığa sokmuş Almanların
özgüvenini ve Führerlerine olan bağlılıkları arttırmıştı. Bu denli hızlı bir
saldırı yönetimi ve işgal dünya üzerinde ilk defa görülmüştü. Sonuç olarak doğu
cephesinde Rus askerleri ile Alman askerleri karşı karşıya gelmiştir. Müttefik
durumunda olmaları birbirleri üzerine kurdukları planları etkilememişti. Ruslar
Finlandiya ile savaş halindeydi ve Finlandiya Almanlardan yardım talep
etmekteydi. Almanya’nın Baltık denizindeki hakimiyeti de neredeyse kesinleşmiş
durumdaydı. Bir ay gibi kısa bir zamanda adeta dünyaya meydan okur bir biçimde
zafer kazanan Almanya saldırı ve ulaştırma için yeni planlar hazırlamaya
koyuldular. Tabi ki en büyük problemleri petrol hammaddesinin kısıtlı olarak
bulunmasıydı. Bunun önemini Polonya işgali sırasında anlamışlardı.
[1]Jacobsen H.A. , 1939-1945Kronoloji
ve Belgelerle İkinci Dünya Savaşı, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1989
s. 156
[2] Hart, L. ,II.
Dünya Savaşı Tarihi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1998 s. 22
[3] Hart, L. ,II.
Dünya Savaşı Tarihi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1998 s. 25
[6]Jacobsen H.A. , 1939-1945Kronoloji
ve Belgelerle İkinci Dünya Savaşı, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1989
s. 169, 170, 171
[7]Macksey K. J.,Panzer
Birlikleri, Kastaş Yayınları, İstanbul, 2003 s. 21
[8]Hart, L. , II.
Dünya Savaşı Tarihi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1998 s. 36
[9]Hart, L. , II.
Dünya Savaşı Tarihi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1998 s. 38
[10]Hart, L. , II.
Dünya Savaşı Tarihi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1998 s. 39
[11]Artuç İ. , Hitler
ve İkinci Dünya Harbinin Kaderi, Kastaş Yayınları, İstanbul 1984 s. 48
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder