2 Temmuz 2013 Salı

Polonya İşgali ve Danzig Limanı

                Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra imzalanan Versay Antlaşması maddeleri gereği Almanya’ya ait olan Danzig limanı Polonya’ya bırakılmıştı. Doğu Almanya ile anavatan arasında hiçbir karayolu bağlantısı kalmamıştı. Polonya’nın elindeki Danzig limanı stratejik açıdan çok büyük öneme sahipti.  Almanların yayılmacı politikası daha öncede Çekoslovakya’dan toprak talep etmiş ve büyük devletlerinde bu talebe karşı gelmemesi sonucu Çekoslovakya oluşan tehditlere karşı Nazi rejiminin bu talebini kabul etmek zorunda kalmıştır. Almanya’nın bu tavrındaki ideolojik fikri Almanca konuşan her milletin tek bir çatı altında toplanmasıydı. Bu ideolojik fikir Polonya içerisindeki daha önce kaybedilmiş olan Alman topraklarına da talep etmekteydi.
Almanlara göre Polonyalılar Fransızlardan daha kötü düşmanlardı. Almanlara göre, Versay Barış Antlaşmasını hazırlayanların işledikleri en büyük cinayet Doğu Prusya’nın Polonya Koridoruyla Almanya’dan ayrılması, Danzig’in Almanya’dan alınması ve halkının çoğunluğunu Polonyalılar teşkil ettiği halde Polonya’nın bölünmesinden beri Alman toprakları sayılan Posen bölgesiyle Silezya’nın bir kısmının Polonyalılara verilmesi olmuştu.[1]
 İngiltere ve Fransa Polonya’nın yanında yer aldıklarını bildirdiler ve karşılıklı antlaşma imzaladılar. Bu antlaşmanın içeriği hangi ülke savaşa girerse kendi topraklarına saldırı yapılmış sayıp müttefikinin yanında savaşa girecekti.Bu antlaşmaya rağmen Almanya da savaşiçin hazırlıklar sürdürülmekte ve Danzig limanını Polonya’dan talep etmekteydi. Almanya’nın bu girişimlerine karşı Rusya Almanya’ya karşı büyük tehdit oluşturuyordu. Hitler Polonya saldırısı öncesinde diplomasi yapmaya karar verdi. Almanya aşırı faşist ve ırkçı bir ideolojiye Sovyet Rusya ise komünist bir ideolojiye sahipti. İki devletin siyasi görüşleri birbirlerine çok aykırıydı.
23 Mayıs 1939’da Hitler’in kurmaylarıyla yaptığı görüşme esnasında Danzig limanının bir bahane olduğunu belirtmiştir.
Polonya’lı gerçek düşmandır. Polonya daima düşmanlarımız tarafında yer alacaktır. Dostluk anlaşmasına rağmen Polonya’da sürekli olarak bize karşı her fırsattan yararlanma niyeti var oldu. Danzig, söz konusu olmaya değer hedef değildir. Bizim için doğuda yaşam alanının genişletilmesi, beslenmenin emniyet altına alınması ve Baltık probleminin çözümü söz konusudur. Gıda maddeleri ve tedariki ancak az iskan edilmiş olan bu memleketlerden mümkündür. Verimliliğin yanında esaslı Alman idaresi, fazlalıkları da büyük ölçüde artıracaktır. Avrupa’da başka bir imkan ve ihtimal görülemez.[1]
Sovyet-Nazi yumuşaması Nisan’da başladı, ancak iki taraf da aşırı temkinli hareket ediyorlardı. Aralarındaki güvensizlik doruk noktasındaydı. Ayrıca birbirlerinden, diğerine haber vermeden Batı’yla anlaşma yapacağından dolayı çekiniyor ve korkuyorlardı. Batı’yla Rusların görüşmelerinin çok yavaş ilerlemesi Almanları cesaretlendirmişti. Bununla beraber Molotov, Ağustos’un ortasına kadar tarafsız kaldı. Ve nihayet beklenen değişiklik oldu. İngilizlerin kararsız tutumuna karşılık Almanların Stalin’in Baltık Devletleri’yle olan ilişkilerinde daha rahat olabilme koşullarını kabul etmede gösterdiği isteklilik yakınlaşmayı başlatmış olmuş olabilirdi. Ayrıca Hitler, Polonya harekatını kış şartları nedeniyle Eylül ayından öteye erteleyemezdi. Bu nedenle Sovyet-Alman antlaşmasının Ağustos sonlarına doğru gerçekleşmesi, Hitler’in Batı’yla antlaşmasına, diğer bir deyimle Ruslar için tehlike olacak bir başka “Münih Antlaşması”na olanak bırakmayacaktı.
23 Ağustos’ta Ribbentrop ( Alman Dış İşleri Bakanı ), Moskova’ya uçtu ve pakt imzalandı. Bu anlaşmanın gizli hükümlerine göre Polonya, Almanya ve Rusya arasında paylaşılıyordu.[2] Bu pakt sadece Almanların çıkarına değil Sovyet Rusya’sı açısından da Baltık bölgesinin işgali kapılarını açıyordu.
Alman ve Sovyet paktı sonrası Almanya için tehdit eden bir unsur kalmamıştı. Polonya üzerine olan istekleri sert bir şekilde reddediliyordu. Nazi Almanya’sı bu taleplerinin reddedilmesine karşılık Almanya’yı ikiye bölen ve Baltık Denizi’nde bulunan Danzig Limanına ilk bombayı 1 Eylül 1939’da atarak insanlık tarihinin en büyük savaşını başlatmıştır. Bu savaşa neden olarak da Danzig Limanı gösterilmiştir. Buradan yola çıkarak lojistik üslerin ne kadar kritik ve stratejik konumda olduklarını ülkeler ekonomisi açısından ne kadar değerli durumda bulunduklarını belirtmek gerekir. Dünya tarihinin en büyük savaşının nedeni bir lojistik üs olan Danzig limanıydı.
1 Eylül 1939 Cuma günü Alman orduları Polonya’ya girdi. 3 Eylül Pazar günü İngiltere, daha önce Polonya’ya verdiği garanti yükümlülüğünü yerine getirmek amacıyla Almanya’ya savaş ilan etti. 6 saatlik bir tereddütten sonra Fransa da savaş ilan etti.[3]
Adolf Hitler’in savaş sevk ve idaresine ilişkin 1 No.lu direktifi düşmanlarına karşı generallerine gönderdiği emirler şu şekildeydi:
1.      Doğu sınırımızda bağ gösteren ve Almanya için tahammül edilemeyecek boyutlara ulaşan bir durumu ortadan kaldırmak için mevcut bütün barışçıl yol ve olanaklar denenip tüketildikten ve olumlu bir sonuç alınamadıktan sonra, artık bu sorunu cebri yolla çözmeye karar verdim.
2.      Polonya’ya taarruz, Kara Kuvvetleri bölümünde bu arada hemen hemen tamamlanmış olacak yığınak nedeniyle meydana gelecek gerekli değişiklikler dışında, esas itibariyle “Beyaz Durum” için yapılmış olan hazırlıklara göre icra edilecektir.
Görev bölümü ve harekat hedefinde bir değişiklik yoktur.
Taarruz günü    : 1 Eylül 1939
Taarruz zamanı : Saat : 04.45
Bu taarruz gün ve zamanı, Gdingen-Danzig Körfezi ve Dirshau Köprüsü hareketleri için de geçerlidir.
3.      Batıda, muhasamatın[4] başlatılması sorumluluğunun İngiltere ve Fransa’ya yüklenmesi önemlidir. Her şeyden önce, küçük çaplı sınır ihlallerine tamamen yerel olarak karşı konulacaktır. Tarafımızdan Hollanda, Belçika, Lüksemburg ve İsviçre’ye vadedilmiş olan tarafsızlığa titizlikle uyulacaktır.
Alman batı sınırı karada hiçbir yerde benim açık iznim olmadan geçilmeyecektir. Aynı şey denizde de, bütün savaşçıl ya da bu anlama gelecek hareketler için geçerlidir.
Hava kuvvetleri’ninsavunmasal önlemleri öncelikle Almanya sınırlarındaki düşman hava taarruzlarının mutlak surette def ve tard edilmesine inhisar[5] ettirilecek; bu arada mümkün oldukça tarafsız devletlerin sınırlarına, tek uçak ve küçük birliklerin girişecekleri hava savunması sırasında, dikkat edilecektir. Ancak, Alman arazisine karşı tarafsız devletler üzerinden kuvvetli İngiliz ve Fransız taarruz birliklerinin kullanılmasından ötürü batıdaki hava savunması artık emniyet altında olmadığı zaman, hava savunma hareketi bu tarafsız devlet semalarında da serbest bırakılacaktır.
Özellikle, batılı düşmanlarca üçüncü devletlerin tarafsızlıklarının herhangi bir şekilde ihlal edilmesi olayı hakkında Başkomutanlığa en çabuk olarak bilgi verilmesi önemlidir.
4.      İngiltere ve Fransa Almanya’ya karşı müsamahatı başlattıkları takdirde, o zaman batıda harekat yapmakta olan üç kuvvete bağlı birliklerin görevi, kuvvetleri mümkün olduğunca korumak suretiyle, Polonya’ya karşı girişilmiş bulunulan harekatın başarıyla sonuçlanması için gerekli koşulları sağlamak olacaktır. Bu görev çerçevesinde, kuvvet durumlarına göre düşman askeri birliklerine ve onların askeri-ekonomik güç kaynaklarına zarar verdirilecektir. Taarruz hareketlerinin başlaması emrini kesin olarak saklı bulunduruyorum. Kara Kuvvetleri Batı Duvarını tutacak ve bunun kuzeyden-batı devlerince Belçika ya da Hollanda topraklarının ihlali suretiyle kuşatılmasını önleyici hazırlıkları yapacaktır. Fransız kuvvetleri Lüksemburg’ tan ilerledikleri takdirde, o zaman sınır köprülerinin havaya uçurulmaları, haliyle serbest bırakılmış olur.
Deniz Kuvvetleri ticaret savaşını sıklet merkezi İngiltere üzerinde olarak yürütecektir. Etkinin artırılması için tehlikeli bölgelerin açıklanması beklenebilir. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tehlikeli bölgelerin hangi deniz alanlarında ve ne ölçüde amaca uygun bulunduğunu bildirecek. Resmi bir açılamaya ilişkin metin Dışişleri Bakanlığı’yla anlaşarak hazırlanacak ve izin vermem için bana Başkomutanlık Karargahı kanalıyla sunulacaktır.
Baltık Denizi düşman girişine karşı emniyet altına alınacaktır. Bu amaçla Baltık Denizi girişlerinin mayınlarla kapatılıp kapatılmayacağı kararı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na aittir. Hava Kuvvetleri birinci öncelikle Fransız ve İngiliz Hava Kuvvetleri’nin Alman Kara Kuvvetleri’ne ve Alman yaşam alanına karşı kullanılmasını önleyecektir.
İngiltere’ye karşı savaş sevk ve idaresinde İngiliz deniz ulaşımının, silah endüstrisinin ve Fransa’ya yapılacak kıta nakliyatının taciz edilmesi için Hava Kuvvetleri’nin kullanılması işi önceden hazırlanacaktır. Toplu İngiliz birliklerine, özellikle de savaş gemileri ile uçak gemilerine karşı etkili taarruz yapmak için oluşacak uygun fırsatlardan yararlanılacaktır. Londra’ya karşı taarruzlara ben karar vereceğim. İngiliz anavatanına karşı taarruzlar, tali kuvvetlerle yetersiz başarıdan behemehal kaçınılması gerektiği esası göz önünde tutularak hazırlanacaktır.[6]
Adolf Hitler’in bu emirlerinde açıkça görüldüğü gibi öncelikli hedefleri düşman ordularının nakliye alanlarını imha etmeye odaklı orduların tedarik zincirlerini bozmaya yönelik saldırılar hedeflenmiştir. Burada ana saldırı merkezi olarak ön plana çıkan hedefler sanayi bölgeleridir. Bu saldırı planlarının yanı sıra büyük sorun olarak ülke savunması gösterilmesi Batı cephesinde faaliyetleri yakıntakip etmeleri Almanların öncelikli düşmanının İngiltere ve Fransa olarak hedeflediklerinin gösteriyor. Denizlerde oluşan bu savaşlar neredeyse deniz ticaretini bitme noktasına getirebiliyor. Polonya tarafında ise büyük çaplı bir Alman saldırısı bekleniyordu. Ordularının çoğunluğu Danzig Koridoru denilen Prusya bölgesindeydi. Polonya’nın durumu silah sanayisi açısından da pek iç açıcı değildi ve silah fabrikaları ürettikleri silahların çoğunu satıyordu. Polonya her şeyin Birinci Dünya Savaşı’nda olduğu gibi gelişeceğini tahmin ediyordu. Herkesin aklında sınır ve siper çatışmalarında oluşan bir savaş stili düşüncesi vardı ve yanılıyorlardı. Almanlar Blitzkrieg adında bir savaş planı geliştirmişlerdi.
Almanya

Piyade Tümeni : 41

Motorize Tümeni : 9

Hafif Tümeni : 4


Zırhlı Tümeni : 7

Tank : 3.200 (Mevcut)
Polonya

38

11 Savunma Tugayı

2 Motorize Tugayı + Sınır Koruma + 45 bağımsız tabur

-

 600 (Yaklaşık)
Tablo 2. Kara Kuvvetleri
Kaynak:Jacobsen H.A. 1939-1945 Kronoloji ve Belgelerle İkinci Dünya Savaşı, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1989 s. 10
Tablo 3. Hava Kuvvetleri
Bomba Uçağı : 1.176

Av Uçağı : 771

Nakliye Uçağı : 356

Diğerleri : 981
 146 Bunların %50’si modern

 315

 325

 56
Kaynak:Jacobsen H.A. 1939-1945 Kronoloji ve Belgelerle İkinci Dünya Savaşı, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1989 s. 10

Tablo 4. Deniz Kuvvetleri
Savaş Gemisi (Polonya’ya Karşı ) : 2

Kruvazör :-

Muhrip : -

Denizaltı : 7

Mayın Toplama : -

Torpitobot : -
 -

 -

 4

 5

 8

 2
Kaynak:Jacobsen H.A. 1939-1945 Kronoloji ve Belgelerle İkinci Dünya Savaşı, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1989 s. 10
Tablolardada görüldüğü gibi Almanların Polonyalılara karşı ezici bir üstünlüğü bulunuyor. Polonya toprakları da savaşa çok elverişli bir araziye sahipti. Teknoloji açısından modern tanklara sahip olan Almanya Polonya harekatı sırasında uçak ve tank birlikleri ön planda tutacak bir şekilde planlamalar yaptılar.
Polonyalılar, Almanlara olan uzun sınırlarının herhangi bir yerinden gelebilecek olan düşman saldırısında vatanlarını korumak için yedi ana gruba ayrıldılar. Polonyalıların tanklara karşı tank savunmaları bir avuç tanksavardan ibaretti. Fakat bunlar da, kütle halinde ve süratle ilerleyen Alman kuvvetlerine karşı koymak için gerekli manevra yeteneğine sahip değildi.[7]
Bu tertiplenme taarruz ruhunu temsil etmekteydi. Ancak, Polonya Ordusu’nun gücü, Almanların Polonya’nın demiryollarını ve yollarını tahrip etmeye yönelik hava harekatı olmamasına karşın, karşı taarruz yapmak için yeterli değildi.
Polonyalıların böylesine ilerde tertiplenmeleri genel olarak oyalama muharebeleri yapma şansını kaybetmelerine neden olmuştur. Çünkü oyalama muharebesi, motorize olmayan ordu birliklerinin geriye tahliyesi, eksik personelin tamamlanamaması ve birliklerin düşmanın mekanize birliklerinin hızına ayak uyduramaması nedeniyle gerçekleştirilemiyordu. Daha geniş arazilerde, Polonya’nın mekanize olmayan birliklerinin oluşturduğu tehlike, ihtiyatlarının zamanında orduya katılmamalarının teşkil ettiği tehlikeden daha vahimdi. Hareket kabiliyetinin yetersizliği, seferberliğin tamamlanamamasından çok daha hayati sonuçlar doğuruyordu.
İşte bu zırhlı ve motorize birliklerin düşmanın derinliklerinde çok hızlı bir şekilde manevra, ateş ve hareket kabiliyeti Alman Hava Kuvvetleri’nin desteğiyle birleşince çok kısa zamanda Polonya’nın Hava Kuvvetleri ve demiryolları enkaz yığını haline geldi.
Diğer bir önemli konu ise Almanların yaptığı telsiz karıştırmasıydı. Bu da karmaşa yaratarak Polonyalıların morallerinin çok çabuk bozulmasına yol açmıştı.[8]
Polonya ordusu içerisinde iyi bir planlama yapılamaması ve aynı etkide Almanların Polonya Ordusu’nun ulaşım hatlarını yok etmesi bu savaştaki anahtar hamlelerdir. Fakat en önemli olan düşman telsiz frekanslarının karıştırılması ve iletişim hattının yok edilmesi bu savaşta kimin galip geleceğini belirleyen ana unsurdur. Bu lojistik bilim alanı içerisinde bulunan etmenlerden yoksun olan Polonya Ordusu’nun Almanlar karşısında kör ve sağır bir insandan farkları kalmamıştır.
Alman zırhlı birlikleri Polonya içerisinde coğrafyasında elverişliliği sayesinde çok süratli bir şekilde ilerleyebiliyordu. Genelde kuşatma yöntemiyle düşman ordularını savaş dışı bırakıyorlardı. Seçilen hedefine ilk önce ağır bir hava saldırısı düzenleniyor ve ardından hava saldırısının şoku atlatılmadan modern Alman panzer birlikleri düşmana ezici üstünlüğünü gösteriyordu. Polonya birlikleri tam anlamıyla kaos halindeydi ve yapabilecekleri hiçbir şey yoktu.
Aslında Alman ilerleyişi çok daha hızlı olabilirdi, ancak mekanize birliklerle bunları destekleyen piyade birlikleri arasındaki mesafenin çok fazla olması istenmemişti. Henüz klasik savaş anlayışı değişmemişti. Ancak yeni tecrübeler gösterdi ki, piyade birlikleriyle mekanize ve zırhlı birlikler arasındaki mesafenin fazla olmasıyla meydana gelebilecek tehlike, düşmanın şaşkınlığıyla ortadan kaldırılabilmektedir. Lodz’la Pilica arasındaki yarmayı genişleten Reichenau’nunzırhlı kolordularından bir tanesi 8 Eylül’de Varşova’nın eteklerine kadar indi. İlk haftada toplam 200 kilometre mesafe katetmişti.[9]
17 Eylül’de Sovyet Rusya, Polonya’nın doğu sınırından girdi. Polonya’nın arkasından aldığı bu darbe kaderini bellietmişti. Çünkü ikinci cephede savaşacak askeri yoktu. Ertesi gün Polonya Hükümeti ve Yüksek Komuta Heyeti Romanya’ya geçti. Kurmay Başkalığı herkesin kanının son damlasına kadar savaşması için emir yayınladı. Belki bu emir çoğuna ulaşmadı bile, ama birçoğu son ana kadar kahramanca savaştılar. Varşova çok şiddetli kara ve hava taarruzlarına rağmen 28 Eylül’e kadar direndi. Son birlikler 5 Ekim’e kadar teslim olmadı. Almanlar ve Ruslar Bialystok, Brest-Litovsk, Lviv ve Karpatlar hattında buluştular.[10]
Batılı gözlemcilerin “Bir yıl dayanır” dedikleri ve zamanının koşullarına göre kuvvetli ve gerçekten cesur bir ordu ve İngiltere’nin üç misli büyüklükte koca bir Avrupa devleti haritadan silinmişti.[11]
Bu savaş dünyayı şaşkınlığa sokmuş Almanların özgüvenini ve Führerlerine olan bağlılıkları arttırmıştı. Bu denli hızlı bir saldırı yönetimi ve işgal dünya üzerinde ilk defa görülmüştü. Sonuç olarak doğu cephesinde Rus askerleri ile Alman askerleri karşı karşıya gelmiştir. Müttefik durumunda olmaları birbirleri üzerine kurdukları planları etkilememişti. Ruslar Finlandiya ile savaş halindeydi ve Finlandiya Almanlardan yardım talep etmekteydi. Almanya’nın Baltık denizindeki hakimiyeti de neredeyse kesinleşmiş durumdaydı. Bir ay gibi kısa bir zamanda adeta dünyaya meydan okur bir biçimde zafer kazanan Almanya saldırı ve ulaştırma için yeni planlar hazırlamaya koyuldular. Tabi ki en büyük problemleri petrol hammaddesinin kısıtlı olarak bulunmasıydı. Bunun önemini Polonya işgali sırasında anlamışlardı.


[1]Jacobsen H.A. , 1939-1945Kronoloji ve Belgelerle İkinci Dünya Savaşı, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1989 s. 156
[2] Hart, L. ,II. Dünya Savaşı Tarihi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1998 s. 22
[3] Hart, L. ,II. Dünya Savaşı Tarihi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1998 s. 25
[4] Türk Dil Kurumu, http://tdkterim.gov.tr/bts/ 1. Düşmanlık. 2. Savaşta çarpışma.
[5]Türk Dil Kurumu, http://tdkterim.gov.tr/bts/ 1. Tekel. 2. mec. Tek başına sahip olma
[6]Jacobsen H.A. , 1939-1945Kronoloji ve Belgelerle İkinci Dünya Savaşı, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1989 s. 169, 170, 171
[7]Macksey K. J.,Panzer Birlikleri, Kastaş Yayınları, İstanbul, 2003 s. 21
[8]Hart, L. , II. Dünya Savaşı Tarihi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1998 s. 36
[9]Hart, L. , II. Dünya Savaşı Tarihi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1998 s. 38
[10]Hart, L. , II. Dünya Savaşı Tarihi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1998 s. 39
[11]Artuç İ. , Hitler ve İkinci Dünya Harbinin Kaderi, Kastaş Yayınları, İstanbul 1984 s. 48



[1]Shirer W. , Nazi İmparatorluğu Doğuşu, Yükselişi ve Çöküşü, Ağaoğlu Yayınevi, 1968 s. 338

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder