Polonya’nın işgalinden sonra 6 ay boyunca kuvvetler
birbirleriyle savaşa girmediler. Taraflar arasında şiddetli diplomasi trafiği
sürdürülüyordu. Almanya İngiltere’ye barış teklifi sundu. İngiltere
beklenildiği gibi bu barış teklifini reddetti. Eğer barış teklifi kabul
edilseydi, bu İngiltere Hükümeti için savaşın mağlubiyetini kabul etmek demekti.
Ayrıca Atlantik denizindeki savaş hiç hız kesmeden devam ediyordu. Daha savaşın
ilk günlerinde Atlantik denizinde hazır bulunan Alman denizaltıları İngiliz ve
Fransız gemilerine ağır kayıplar veriyorlardı.
Kara cephelerindeki bu ölü sessizliğine karşın denizlerde
savaş daha ilk günden başlamıştı. Alman denizaltıları ( U-boatları ) harbin
devamı boyunca batıracakları 2.600 geminin ilk talihsizlerini seçmiş ve deniz
dibine göndermeye koyulmuşlardı. Sanki ne zaman, nerede, nasıl saldıracağı
bilinmez şu pusudaki U-boatlar azmış gibi Almanlar bir de mıknatıslı mayınları
sahneye çıkarmışlardı, İngilizler bu nedenle ana yurtlarını dünyaya bağlayan
denizleri korumak için adamakıllı zorlanmaya başlamışlardı. 1939 yılı sonuna
kadar, 4 aylık süre zarfında 420.000 tonluk 115 İngiliz yük ve yolcu gemisi
batmış, savaş gemileri de bu U-boatları fırtınasından kurtulamamışlardı.[1]
İngiliz ve Fransızlar denizlerdeki üstünlüklerinden
yararlanarak hem Alman savaş sanayisinin temel maddesi olan ve Norveç’in Narvik
limanı yolu ile gemilerle gönderilen İsveç demir madenlerinden mahrum etmek,
hem de Almanyaya karşı uyguladıkları deniz ablukasını biraz daha daraltmak için
Norveç’i istila etmeye karar vermişler ve hazırlıklara koyulmuşlardı.
İstihbarat raporları bu konuda Alman Baş Komutanlığını uyarıcı haberler vermeye
başladığında Hitler de, süratle harekete geçer. Düşman daha uygulamaya
geçmeden, o bastıracaktır.[2]
Bu savaşa da neden olarak hammadde tedarik
yollarının güven altına alınması için gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Çünkü
Almanya hammadde bakımından oldukça kısıtlı bir coğrafyaya sahiptir. Bir
şekilde Alman savaş makinasının hammaddesi olan demir cevherinin İsveç topraklarında
bulunması ve bu hammaddenin üretilip dünya pazarına sunulduğu en yakın limanında
Norveç’in kuzeyindeki Narvik Limanı olması bu işgali zorunlu hale getirmiştir.
Çünkü İngiliz ve Fransız Hükümetleri de buradaki hammadde kaynağının tedariğini
durdurabilselerdi Alman savaş endüstrisi büyük bir sekteye uğrayacak ve bu da
savaşı kazanmak için anahtar hamle olacaktı. Ancak Hitler bunun farkına çok
önceden varmıştı.[1]
Hitler, 1 Nisan’da nihai kararını vererek Norveç ve
Danimarka’nın 9 Nisan saat 05.15’te işgal edilmesi için emrini verdi İşgalden
hemen sonra alınan ilk raporlar sinir bozucuydu. Çünkü Norveç uçaksavarları ve
kıyı topçusu yukardan emir almadan ateş açmıştı. Bu da Norveçlilerin böyle bir
harekatı hazır beklediklerini gösteriyordu. Şayet, Hitler biraz daha bekleseydi
harekatın baskın ve başarı şansı kalmayacaktı. 9 Nisan günü şafak sökerken çoğu
muharip gemilerde olan öncü Alman birlikleri, Norveç’in Oslo’dan Narvik’e kadar
olan bütün önemli limanlarına çıkarma ve indirme harekatlarını gerçekleştirdiler
ve çok az direnişle karşılaşarak hepsini işgal ettiler. Komutanlar yerel
yöneticilere, Norveç’i her an olması beklenen Müttefik işgalinden korumak için
Almanya’nın himayesine aldıklarını bildirdiler. Almanya ve İngiltere, işgal
planlarına aynı anda başlamışlar, hazırlıklarını atbaşı götürmüşlerdi. Fakat
Almanya’nın son hamlesi daha hızlı ve güçlü olmuş ve bu yarışı neredeyse kıl
payı kazanmıştır.
Şimdi muharebelerin seyrine geçerek, başlangıçta
Norveç’in bütün önemli liman ve yerlerini ele geçiren birliklerin ne kadar
küçük olduğunun ortaya çıktığını görebiliriz. Bu birlikler iki muharebe
kruvazörü, bir muharebe gemisi, yedi kruvazör ve on dört muhrip, yirmi sekiz
U-boat ve lojistik destek gemileri ve 10.000 askerde oluşuyordu. Bunlar işgal
için tertiplenmiş öncü üç tümenin birlikleriydiler. İşgalin hiçbir yerinde bir
seferde 2.000’den fazla asker görev almamıştı. Bir paraşüt taburu da Oslo ve
Stavanger havaalanlarını ele geçirmek için görevlendirilmişti Paraşüt
birlikleri muharebe alanlarında ilk kez kullanılıyordu ve çok da başarılı
olmuşlardı. Fakat Almanların başarısında en belirleyici unsur 800 adet savaş ve
250 adet nakliye uçağıyla muharebeye katılan Alman Hava Kuvvetleri olmuştur. Bu
çıkarma ilk safhasında Norveç halkını çok korkutmuş ve Müttefik karşı
taarruzlarını felce uğratmıştır.[2]
İngiliz Kraliyet Donanması Norveç kıyılarına
çıkarmalarda bulunup bazı noktalarda Almanları yenebildilerse işgal etikleri
bölgelerde tutunmayı başaramayıp çekilmek zorunda kaldılar. Bu şekilde irili
ufaklı çatışmalar kuzey noktasında yaşanmaya devam etti. Yıldırım Harbinin
buradaki diğer özelliği ilk defa paraşütçülerin kullanılması ve Hava Kuvvetleri
üstünlüğünün çok iyi kullanılmasıydı. Danimarka’nın ve Norveç’in işgaliyle
birlikte Almanya artık Baltık denizinin Atlantik Okyanusuna açılan kapısı
haline gelmişti. Bu kuzey bölgesinde hammadde ve ticaret tamamı ile Nazi
Almanyası’nın kontrolüne geçmişti. Almanya kuzeyden gelen hammaddelerini güven
altına almıştı ve İngiliz ve Fransız Hükümetlerinin savaşı kazanma inançları
bir kez daha sarsılmıştı.[3]
[1]Kaynak Belgesel:
Kawai K. , Apocalypse World War 2 (Aggression) 1/6, NationalGeographic,
2009
[2]Hart, L. , II.
Dünya Savaşı Tarihi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1998 s. 65, 66
[3]Kaynak Belgesel:
Kawai K. , Apocalypse World War 2 (Aggression) 1/6, NationalGeographic,
2009
[1]Artuç İ. , Hitler
ve İkinci Dünya Harbinin Kaderi, Kastaş Yayınları, 1984 s. 64, 65
[2]Artuç İ. , Hitler
ve İkinci Dünya Harbinin Kaderi, Kastaş Yayınları, 1984 s. 67
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder