Ekonomik buhrandan sonra ülkelerde ideolojik
çatışmaların yarattığı kutuplaşmalar ciddi bir sorun halini almıştır. Ülkeler
arasında karşı ideolojilere ezici ve ağır yaptırımlar uygulanmaya başlamıştı.
Hammadde bakımından zengin ülkelere işgaller artmıştı.Böyle bir dünya da
ulaştırma ve lojistik faaliyetleri çok ileri düzeye yükselmişti. Rekabet ortamı
bunu etkileyen en önemli faktördü. Bu sömürge ve işgalci tavırlardan sonra ülke
çıkarlarını ve ekonomilerini ayakta tutmak adına ülkeler savaşa girmekten bile
çekinmeyecek hal almışlardı.
Özellikle
Almanya’daki artan nüfuz ve ekonomik sıkıntıların yarattığı işsizlik Alman
hükümetini bu şekilde arayışlara sürükledi. Versay Antlaşması gereği pek çok
kısıtlama Almanya’yı ekonomik ve ideolojik anlamda etkiliyordu. Bu neden ile
hükümet “Hayat Sahası” politikasını izledi. Bu sayede halkına yeni yaşam
alanları yaratabileceklerdi. Uzakdoğu’da durum Japonların saldırgan tavırları
nedeniyle değişmekteydi. O dönemde yüz milyona yakın nüfusa sahip Japonya’nın
hammaddeye ihtiyacı vardı. Savaşın başlamasının asıl nedeni bir limandı. Bunu
stratejik bakımdan önemli olan noktaların işgali takip etti. Yeni ulaştırma
stratejileri ortaya çıktı. Savaş kıtalar arası olduğu için askeri çıkarmalar ön
plandaydı. Bu çıkarmaların gerçekleştirilmesini sağlayan lojistik stratejiler
ileri noktalarda çözüm üretiyorlardı. Ülkeler artık eski dönemlerde olduğu gibi
savaş meydanındaki askerleri yok etmeyi hedeflemiyorlardı. Bunun yerine
askerlerin gıda, cephane, elbise, sağlık malzemesi gibi bir askerin hayatta
kalmasını sağlayan ihtiyaçlarını tedarik eden nakliye araçlarını ve ikmal hatlarını
ele geçirip yok etmeyi hedefliyorlardı. Bu yeni görüş sadece askerleri yok
etmekle kalmadı, milyonlarca sivil halkın hayatını kaybetmesine de neden oldu.Eğer
tedarik akışı kesilirse bu savaşta görüldüğü gibi insanları, en ilkel zamanlar
olduğu gibi açlıktan hayatlarını kaybedebilirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder